Akut Böbrek Yetmezliği Nedenleri
bu hastalığın nedenleri üç aşamada incelenebilir: Böbreklerden önce, böbreklerde ve böbreklerden sonra ortaya çıkan bozukluklar. Başka bir deyişle, kanın böbreklere gelmesinden önce, böbreklerde süzülmesi sırasında ve daha sonra idrarın sidik torbasına akışı aşamasında çeşitli bozukluklar görülebilir. İlk grupta aşırı su kaybı ya da ağır dolaşım yetmezliği gibi durumlar sonucu dolaşımdaki kan ile damar boşluğu arasında ortaya çıkan bir dengesizlik söz konusudur. Kanın organizmanın her yerine yeterli miktarda ulaşamadığı bu gibi durumlarda bir dizi karmaşık refleks mekanizması devreye girer. Böylece beyin ve kalp gibi organların kansız kalmaması uğruna aralarında böbreklerinde bulunduğu bazı organlara kan akışı engellenir. Böbreklere yeterince kan gitmemesi ani ölümle sonuçlanabilir. Böbrek iskemisi, yani böbreklere az kan gitmesine bağlı bölgesel kansızlık, çıkarılan idrar miktarının birden azalmasına ve tamamen kesilmesine yol açar. Böbrek iskemisinin kısa sürdüğü durumlarda önemli yapısal bozuklukların görülmediği \"işlevsel yetersizlik\" ortaya çıkar. İskeminin uzun sürdüğü durumlarda ise ağır doku yıkımı ve bunu izleyen böbrek borucukları ve/ya da böbrek kabuğu (Korteks) nekrozu (Doku yıkımı) gelişir.
Böbreklerden kaynaklanan akut böbrek yetmezliği nedenleri bu organın çeşitli hastalıklarını kapsar.
Böbrek borucukları nekrozu: Akut böbrek yetmezliğinin en sık görülen nedenidir.
Akut glomerülonefrit: Ender durumlarda akut böbrek yetmezliğine yol açar.
Damar hastalıkları: Değişik biçimlerde ortaya çıkabilir. Emboli ya da tromboza bağlı olarak tıkanan damarlar her iki böbreği işlev dışı bırakabilir (İki yanlı, yaygın böbrek enfarktüsü). Kansız kalma ve/ya da damarların kasılıp büzülme refleksi sonucu glomerül ağının bulunduğu böbrek kabuğu bölgesinde nekroz, yani geriye dönüşsüz doku yıkımı ortaya çıkabilir. Kabuk nekrozu özellikle gebeliğin son aylarında septik (Mikroplu) düşüğe bağlı akut böbrek yetmezliğinin bir sonucu olarak gelişir.
Enfeksiyonlar: Özellikle böbrekleri kansız bırakan ağır enfeksiyonlar böbreğin iç bölgesini (Medulla) ya da buradaki memecik (Papilla) bölgesini nekroza uğratarak akut böbrek yetmezliğine yol açar.
Böbreklerden sonra akut böbrek yetmezliğine yol açan nedenler özellikle orta ve ileri yaşlarda görülür. İdrar yollarının tıkanması idrar çıkışını bütünüyle engelleyebilir (Anuri). Örneğin, böbrek taşlan ya da boşaltım sistemi tümörleri idrar borusunu tıkayacak biçimde baskı yapabilir. Karın zarı arkasında oluşan lifli nedbe dokusu da idrar borusunu sararak tıkanıklığa yol açabilir.
Akut Böbrek Yetmezliği Tedavisi.
Böbreklerden önce ve sonra ortaya çıkan bozukluklara bağlı olan akut böbrek yetmezliklerinde önce yüksek tansiyon, konjestif (Dokularda su tutulması ve damarlarda kan toplanmasına bağlı) kalp yetmezliği ve hücre dışı sıvı azalması gibi, etken olan birincil hastalık tedavi edilmelidir. Akut böbrek yetmezliğinin başlıca nedenlerinden akut böbrek borucukları nekrozunun (Doku yıkımı) tedavisinde temel amaç vücuttaki organik sıvıların ve bu sıvılardaki madde yoğunluklarının belli düzeylerde tutulmasıdır. Ayrıca böbreklerin boşaltım işlevi bozulduğu için vücuda zararlı metabolizma ürünlerinin yoğunluğu, beslenme ile alınan proteinlerin azaltılmasıyla dengelenmelidir. Çıkarılan idrar miktarının azaldığı dönemde olası enfeksiyonlara karşı hastayı mikroplardan uzak tutmak gerekir. Hastaya verilecek sıvı deri ve bağırsak gibi çeşitli yollarla yitirilen sıvı miktarı göz önünde tutularak belirlenmelidir. İdrar, kusma, ishal ve ateş hastanın gerçek su gereksinimini belirleyen sıvı kayıplarına yol açar. Hastaya verilecek sıvı miktarı saptanırken 250-500 gr arasında değişen günlük normal su kaybı temel alınır.
Ayrıca plazmada sık' sık sodyum düzeyine bakarak, sodyum yoğunluğu düştükçe verilen sıvı miktarı azaltılır. Kusma ve ishal gibi yollarla aşın sıvı kayıplarının görülmediği hastalarda, kaybedilen sıvı miktarına ek olarak 24 saatte yaklaşık 400-600 ml sıvı vermek uygundur. Bu hastalara verilen yiyeceklerde enerji gereksinimi yeterli ölçüde karşılanmalı, ama yıkım ürünleri böbreklerden atılan proteinlerde kısıtlamaya gidilmelidir. Böbrek yetmezliğinde izlenecek beslenme düzenine ilişkin ayrıntılı bilgi Sağlıklı Yaşam\" cildinde verilmiştir. Hastalık hafif seyrediyorsa ağızdan, daha ağır durumlarda burundan mideye uzatılan sondayla, mide-bağırsak işlevleri bozuk hastalarda damardan besleme yapılır.
Doğal olarak bu üç değişik yolla verilen besinler farklılık gösterir. Ağızdan beslemede uygun ölçüde karbonhidrat ve protein içeren, potasyum ve sodyum içermeyen, olabildiğince yağsız besinler verilmelidir. Beslenmenin burun sondasıyla yapılmasını gerektiren durumlarda daha önceden hazırlanmış, hastanın bütün beslenme gereksinimini karşılayacak karışımlar kullanılabilir. Damardan beslemede yüksek oranda glikoz (Yüzde 25) içeren serumlar hastaya günde 100-200 gr glikoz sağlayacak biçimde verilir. Potasyum özel dikkat gerektirir. Böbrek yetmezliğinde plazma düzeyi artan potasyum, özellikle kalpte karıncıklar arasındaki elektrik iletişimini bozarak kalp durmasına yol açabilir. Bu tehlikeli etkisinden dolayı kanda potasyum artışı hemen denetlenmelidir. Kanda potasyum yükselmesi ağızdan iyon değişimi sağlayan reçinelerin verilmesi, potasyumun hücre dışı sıvılardan hücre içine geçmesini sağlayan şekerli çözeltilerin ya da ensülinin damar yoluyla verilmesiyle denetlenir. İyileşme belirtileri görülüp azalan idrar miktarında artış başladıktan sonra sıvı ve gıda alımındaki kısıtlamalar yavaş yavaş kaldırılır.
Ama protein alımı üre ve kreatininin kandaki değerleri normale ulaşana değin denetim altında tutulur. Tedaviyi yönlendiren idrar ve kan tahlillerinin sonuçlan normale dönünce tedavi kesilebilir. Hastaların büyük bir bölümünde perhiz yapmak, sıvı ve elektrolitleri ölçülü almak vücutta aşın sıvı tutulmasını önlemede, hücre dışı sıvıların bileşimini normal yoğunlukta tutmakta ve üremi belirtilerini ortadan kaldırmakta yetersiz kalır. Bu nedenle hastada idrarın azaldığı ya da bütünüyle kesildiği dönemde zaman geçirmeden diyalize başvurulur. Böbrek yetmezliğinde gecikmeden uygulanan periton (Karın zan) diyalizi ya da hemodiyaliz (Kan diyalizi) komplikasyonları büyük ölçüde önler."
}
]
}